5 Kasım 2010 Cuma

hayat

hayat bir dolu sıkıtıntıyla dolu ama bir o kadar da güzel şeyle.. yeğenimi üniversiteye gönderdik bu yıl. son zamanların en güzel gelişmesi oldu. güzel bir üniversitede güzel bir bölüm.. zor belki ama istenirse altından kalkılamayacak gibi de değil. tek sorun artık kuşumuzun yuvadan uçması galiba. çünkü bilirdik ki birimizin değilse diğerimizin yanındadır.. şimdi bir başına ayrı bir memlekette ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. işin sıkıntılı diğer bir yanı da sevgili ablacığımın evde yalnız kalması oldu.. ben bilirim onu, eli kolu bir şeye kalkmıyordur şimdi. yemek yapası yoktur. benden beter bekar evi olmuştur evi :) ah sevgili ablacım, güzel güzel yemekler yap kendine e mi? öyle muzla, fındıkla falan karın doymaz..
uzun zamandır da iki kardeş bir araya gelemedik bir türlü. canım ablacığım gözlerimde, burnumda tütüyor. şimdi bir arada olsak ne mi olurdu?
ordan burdan bir sürü geyik döndürürdük.. illa ki yapacak ıvır zıvır bir iş bulurduk mesela. "proce" geliştirirdik. bir şeyler örer, diker, dizer, yazar üretirdik mutlaka. pişirirdik de.. kurabiye yapardık mis kokulu, milkshake falan yapardık yanına.. kahve içerdik damla sakızlı belki.. kitapçıya gider bir dolu kitap arasında başımızı döndürürdük. filmleri kitapları anlatırdık birbirimize daha önce elimize geçen..
mesele can sıkıntısıysa ablacığım, sen düşün ki ben yanındayım.. ben öyle yapıyorum çünkü.. bir arada olsak şunu yapardık, ablam şöyle derdi.. iyi ki varsın, seni çok çok çooooook seviyorum!

Hiç yorum yok: